Yağmurlu bir yaz gecesi, sanki kış gibi soğuk ve karanlık. Sanki bir film sahnesi gibi. İnsan siyah bir aracın geçmesini veya bir insanın koşturmasını bekliyor. Ama sadece normal bir trafik var. Ve bu sahneyi camdan seyreden gözü yaşlı sarışın bir çocuk var. Annesine dayanmıştı teselli bulmak için. Ama annesinin de gözü yaşlıydı. On yaşlarındaki bu çocuğu teselli edemiyordu. Çocuk annesinden farklıydı. Annesi siyah saçlıydı fakat çocuğun saman sarısı saçları vardı. Ve gözleri. Çocuğun fırtına grisi gözlerinin yanında annesinin yemyeşil gözleri vardı. Fakat o onun gerçek annesiydi. Çoğu kişi öyle olmadığını söylese de. Camın hemen önünden kıpkırmızı bir araç geçti ve kapının önünde durdu. Gri saçlı ve çelik grisi gözlü, yüzünde kararlı bir ifade bulunan bir adam indi sürücü koltuğundan. Çocuk zıpladı ve hızla kapıyı açtı. Ne de olsa babası gelmişti. Babası gelince babasının yüzündeki kararlı ifade gidip yumuşak gülümseyen bir ifade olmuştu. Adam ağzını açtı ve birkaç söz döküldü ağzından:
“Uyan Will. Hadi uyan evlat!”
William gözlerini araladı. O çocuk kendisiydi. O günü çok iyi hatırlıyordu. Babasının mafya adına çalıştığını öğrendiği gündü. Ve umursamazlığını kazandığı gündü. Hiç değişmemiş olan babasını büyük bir sevgiyle baktı. Sadece saçları biraz daha grileşmişti. William yataktan kalktı gerindi ve küçük bir fırtına rüzgârı yaptı. Aslında sadece bir esintiydi ama babasının hiç sevmediği sarı uzun saçlarını havalandırdı. Babası gülerek kafasını salladı ve bir nesne çıkardı. Bir hediye paketiydi. William gülümseyerek hamle edecekken kapıda duran annesini fark etti ve elini uzattı.’ Önce bayanlar değil mi?’ diye düşündü. Ardından bu nesnenin tanıdık olacağını düşündü nedense. Annesinin hediyesini açan William bir kahkaha attı. Bu bir revolverdi. Gümüş kurşunları ve işlemeleri vardı. Bu babasının hediyesiydi ve bir kasaya koyulmuştu. Annesine dönüp ona soru sordu.
“Anne acaba bu benim kasamdan nasıl çıktı?”
“Dün antene nasıl yıldırım çarptıysa öyle çıktı Willy.”
Bu sözlerin ardından babası dahil gülme krizine tutuldular. Dün gece fırtına denemesi yapan William bir yıldırımı antene denk getirmişti. Annesinin teknopat güçleri sayesinde düzelmişti tabii ama bu William’ın gelişmesinin bir işaretiydi. Eskiden sadece rüzgâr yapabiliyordu. Artık yıldırım bile yapabiliyordu. Sonra babasının hediyesini aldı ve açtı. Açtığı anda şaşkınlık ve hayranlıkla küçük bir haykırış çıktı ağzından. Bu bir tabancaydı. Üzerinde gümüş-altın alaşımla yazılmış bir yazı vardı. Yatık bir el yazısı ile N.W.Entreri yazılmıştı. İki silahı hazır duruma getirdi ve annesi ile babasına doğrulttu. Sonra onlara
“Çıkında üstümü değiştireyim. Hadi ama!"
dedikten sonra ailesi hızla kaçtı. Gülümseyen William İçindeki kurşunları çıkardı ve birer birer dışarı attı. Ardından gerçeklerini yerleştirdi. Sonra gülümsedi. Eli çok hızlıydı. Aldığı anda sahte şarjör doldurmuştu içine. Sonra aşağı inerek güzel bir kahvaltı yaptı. Bugün gökyüzü Lisesi’ne gidiyordu. Öğleden sonra otobüs gelecek ve artık yurtta kalacaktı. Artık evde kalmak istemiyordu çünkü. Yukarı çıkıp kulaklığını taktı. Biraz Rock müzik onu rahatlatıyordu. Eline aldığı fantastik kitabı ve kulağında Rock ve Metal müzikleriyle ayrı bir dünyaya gitmişti. onra müzik kesildi ve bir ses oluştu.
“William aşağı in! Pasta yiyeceğiz!”
William kulağını kapattı çünkü bu çok yüksek sesle söylenmişti. Annesi yine gücünü kullanıyordu. Hemen mutfak penceresinde bir fırtına oluşturdu ve yağmur yağdırdı. Sonra salona indiğinde annesinin ıslak ve kızgın bakışlarıyla karşılaştı. Babası ise kahkahasını zor zapt ediyordu. Ardından bir dilim pasta alıp yemeye başladı. Ardından saate baktı. Saat bir buçuktu. Hemen yukarı koştu ve üstüne bir gömlek ile bir pantolon giydi. Saçlarını düzeltti ve biraz daha pasta yedi. Ardından silahlarını alıp cebine yerleştirdi ve otobüsü bekledi. Bu sırada yakın bir arkadaşı olan Chris’i görmüştü William. Chris’e yeni silahını gösteren William bir sakız alıp çiğnemeye başladı. Ardından Chris bir taşa dokunup bir taş kadar sertleşti. Gülümseyerek tam bir şaplak atacaktı ki bir yıldırım onu otobüse yolladı. Gülerek otobüs şöförüne bir baş selamı verdi ve bir yere oturdu. Gidiyorlardı. Gözlerini kapatıp sabahki rüyasını tekrar görmeye başladı.Ta ki uyanıp -ki nedense aynı yerde uyanmıştı- okula gelene dek.Okula girip ilk senesi olduğu için etrafına boş boş bakındı.Yanından hızla bir şey geçti ve aynı hızda bir şimşek.Arksaını döndüğünde bir çocuğun elinde kendi tabancası yerde yattığını gördü.Gülümseyerek tabancayı alıp yoluna devam etti.Ardından bir kaçı onu revire götürdü.Bu sırada William spor salonuna girmiş güçlerini denemeye başlamıştı.Kahraman olmak isityordu fakat olamayacağını düşünüyordu.Güçlerini denedikten sonra bekledi ve sonucu duyana kadar gözlerini kapadı.
Başka bir sitede Sky High sitesinde rpmdir.