İlginç Bir Tanışma..

Konu: İlginç Bir Tanışma.. C.tesi Haz. 25, 2011 4:07 pm

''Ben bir kaçağım.. Kim olduğumu bilmeden kendi vicdanımdan kaçıyorum.. Vicdanımı çok uzak bir sarayda bıraktım ben.. Beni takip etmesinden korkuyorum.. Ama beni bulabileceğinden emin değilim.. Nede olsa artık bir kalbim yok.. Bunu sana yaptığım için üzgünüm.. Beni affet..''
Bu sözleri sabah katlettiğim kurbanıma ithaf etmiştim.. Ona bu sözleri yazmayı borç bilmiştim.. Sadece benim güzelliğime hayran kalıp beni talip eden kurbanıma.. Onu yavaş yavaş acı çektirerek öldürmüştüm.. Asıl kendimden iğrendiğim nokta onu öldürürken zevk almış olmamdı.. Ben iğrenç bir katildim.. Ben bir şeytandım.. Ama zevk alıyordum.. Bende eskiden bir insandım.. Zavallı, sefil.. Bütün hayatımı bir vampir emip benden almıştı.. Ben de bir insanın kanını bedeninden aynı şekilde emip almıştım.. Artık buradan da taşınmalıydım.. Her zaman yaptığım şeyi bir daha yapmalıydım.. Beslenmek için yaşadığım şehri değiştirmeliydim.. Kendimden bir kez daha iğrenerek gözlerimi kanepede kapattım..
İnsan olsam kesin uykuya dalmış, beni satan annem ve babamla uğraşırdım.. Aradan bir asır geçtiği halde gördüğüm rüyalar beynimden silinmiyordu.. Annemin gözlerini babamın saçlarını taşıyordum.. Onlarda insandı.. Beni fakir oldukları için bir rahibeye satmışlardı.. Rahibede beni bir vampire..
Kanepede uzanmanın psikolojime bir fayda sağlamadığını yıllar önce keşfetmiş olmama rağmen hala uzanıp tembellik yapıyordum.. Tek bir hareketle kalkıp duşa girmem gerektiğini hissettim.. Son kurbanımın kanı hala üzerimdeydi.. Bana direnmek için üstümü başımı yırtmıştı.. Üzerimi çıkarıp çöpe bir basket attım.. Hafifçe gülümsedim.. Eskiden spor yapmayı severdim.. Şimdi ise tek sporum avlanmaktı..
Duşun sıcak suyu soğuk bedenime değdiğinde hafifçe irkildim.. Saçlarımı sıcak suda ovaladım.. Kendi kendime düşünüyordum.. Vampirlerin arasına karışmayı.. Bir meslek sahibi olmayı.. Belki yeni bir aşk.. Ama mümkün değildi.. Benim kalbim beni dönüştüren vampirde kalmıştı.. Ona aşık olmuştum.. Hiç bir karşılık beklemezsizin.. Ama o beni bir canavar yapmıştı..
Duştan çıkıp üzerime yeşil ipek bir elbise geçirdim.. Bu gece gidiyordum.. Eşyalarımın hiçbirini istemiyordum.. Kapıyı çarpıp çıktım..
Koştum.. Koştum.. Nereye gittiğimi bilmiyordum.. Kendimi içgüdülerime bıraktım.. Hiç geçmediğim yerlerden geçtim.. Çok hızlıydım.. Belki bir ülke hatta kıta bile aşmış olabilirdim..
Durduğumda ise bir barın önündeydim.. İsminin ne olduğu umrumda değildi.. Yaklaşık bin yıllık bir vampir olarak içeri adım attım.. Belli ki içgüdülerim beni doğru yere getirmişti.. Kan kokusu burun deliklerimden içeri doldu.. Ve ruhumdan tekrar uzaklaştım.. Kan kokusu aldığımda kendimi kontrol edemiyordum.. İçeriye göz attığımda vampirlerin eğlendiğini gördüm.. Biraz kan almak için ilerledim.. Ve onu gördüm.. Hayatımı değiştirecek adam..

Konu: Geri: İlginç Bir Tanışma.. C.tesi Haz. 25, 2011 5:21 pm

Dışarıdaki yağmurlu hava içini serinletiyordu. Sanki yıllardır su görmemiş çatlak sarı toprakların suya kavuşması gibi. Burada şatosunda duramazdı böyle içeriye tıkılıp bir ev hayvanı gibi duramazdı. Duvarlar üzerine doğru geliyordu. Sanat harikası duvarlar zihnimin içinde dönüyor düşüncelerimi boğuyor Ricardinho'yu ölüme sürüklüyordu(!) Kendi kendine gülümsedi, ölüme sürüklenmek... Ona o kadar yabancı bir kelimeydi ki ölüm, lafını duyunca bile dilini bilmediği yabancı bir turistle karşılaşan insanın ne yapacağını bilemediği gibi bir hali olurdu. Çünkü vampirler ölmezdi, vampirler hızlıydı, vampirler güçlüydü. Düşünceler beynimin her sinir hücresinde dolanırken başımdaki sancıyı artırıyor beni delirmeye doğru sürüklüyordu. Şuan bir kalbim olsa herhalde çoktan durmuş yada belli belirsiz atmaya başlardı. Sinirlerim iyice gerilmişti. Bir şekilde sinirimi bir yerden çıkartmalıydı. Gözleri etrafı tararken az önce ona ızdırap çektiren duvarları fark etti. Ve hızlı bir şekilde oraya varıp duvara sert bir yumruk geçirdi. Çıtırtılar, toz ve kırık parçaları etrafa yayılırken onun canı hiç acımamıştı. Doğru ya vampirler dayanıklıydı! Ard arda yumrukları duvara yapıştırırken çıkan her bir çıtırtı beyninin içine işliyor onu rahatlatıyordu. Sonumda hıncını aldığında nefes nefese değildi çünkü nefese ihtiyacı yoktu. Bunları daha fazla düşünmek istemiyordu. Bir anda aşağıya bir sürü asker yağdı. Hepsinin elinde silahlar odada yabancı birini arıyorlardı en sonunda duvara geçmiş elini gördüklerinde çatık kaşlarınıda gördüler ve korkmuş olacaklar ki hemen yukarı tekrar çıktılar. Dışarı çıkmalıydı, etrafında koruma olmadan, bunalmadan normal bir vampir gibi.
...

Rüzgar eserken vücudundaki tüm katillik hormonları bir süreliğine iflas bayrağını çekiyordu. Bedenine çarpan sert rüzgar elbisesinden içeri doluşuyor fakat o bunun verdiği serinliği hissedemiyordu. Çünkü o vampirdi ve üşümezdi. Ama diğer duyu organları çalışıyordu. Havayı kokladı derin yağmur kokusu geceyi beraberinde getirirken güneşin gün içindeki mesaisinin bittiğinide işaret ediyordu. Bu koku o kadar güzeldi ki saatlerce burada kalabilirdi. Değişik çam ağaçları, sümbül ağaçları ve çamur kokusunu içinde barından rüzgarı ve yağmurun kokusu onu iyice huzura erdiriyordu. Diğer kişiler ona delimi bu dercesine bakıyor garip garip süzmeye devam ediyorlardı. Kim olduğunu bilseler elini öpmek için birbirleriyle yarışırlardı herhalde. Gülümsedi, aldırmadı. Yerde birikmiş sulara basarken çıkan ahenkli sese gökyüzündeki şimşek ve yıldırımların seside eklenince Bethoven'ın konserinden daha ahenkli bir ses ortaya çıkıyordu. Yağmur sulara değdikçe yukarıya doğru sıçrayan damlacıklar tekrar yerine geri dönüyor etrafa hoş bir şıpırtı sesi veriyordu. Kokuyu içime çekerken birden gözlerini kırmızıya boyayan vücudundaki avcılık hormonlarını harekete geçiren farklı bir kokuya rastladı. Burun deliklerinden içeri girerken gözleri iyice kırmızıya boyanıyordu. Kokunun geldiği yöne hızlı adımlarla ilerledi. İlerlerken paçasının ıslandığını gördü fakat aldırmadı çünkü vücudunun her yeri öyleydi. Koku dahada yoğun gelmeye başladığında kokunun ait olduğu yere geldiğini fark etti ve kafasını biraz daha yukarı kaldırdığında mekanın adını gördü 'Kırmızı Şelale Cafe' kanın daha fantastik bir şekilde adlandırılmış haliydi ama sonuçta kan yine kandı. İçeriye girdi tiz bir çan sesi içeriyi doldururken kapının acı bir şekilde gıcırdamasını bekledi ama olmadı anlaşılan her şeye özen gösteriyorlardı. İçeriye adımını attı altındaki sert tahtadan çıkan tak tak tak sesi adımlarının bir işaretiydi. Harika bir şekilde dizayn edilmiş bir yerdi burası. Ortalarda güzel ve büyük bir şekilde duran şaşalı bir tabut ve etrafında kurukafalar ve kırmızı mumlar yanıyordu. Etraf kırmızılar içerindeydi ama ne şaşırtıcıydıki göz zevkini bozmuyordu. Perdeler, duvarlar her yer kırmızıydı. Gerçekten uğraşılmış bir yerdi burası. En kuytu köşede bir yere geçti oturduğunda koltuğun için gömülürken kan kokusuda içine çekmeye devam ediyordu.

Eli otomatik olarak mönüye gitti kapağı açtığında gördükleri karşısında şaşırdı, kanı hiç bu kadar güzel bir şekilde sunamazlardı. Kararını vermişti garsona seslendi hızlı adımlarla yanına vardığında hazır ol vaziyetinde bekleyip "Buyrun efendim ne arzu ederdiniz" dediğinde hiç düşünmeden yanıtladı "Bir bardak iceblood ve yanında ufak kanlı atıştırmalıklar" dedi gülümseyerek. Garsonda aynı tepkiyle ona yanıt verdi ve elindeki kağıdı karaladıktan sonra gözden kayboldu. Hiç uzun sürmemişti geri dönmesi elindeki tepside iceblood ve bir sürü atıştırmalıklar vardı. Ricardinho elini bardağa uzatıp içindekine baktı mükemmel görünüyordu. Ağzının suyu olsaydı akmıştı şuan bir an önce dudaklarına değdirmek istedi gümüş işlemeli gri bardağı. İstediğini yaptığında bardaktaki ısı hiçde kötü gelmemişti. Vampirlere rahatlık için ellerinden gelenleri yapıyorlardı. Kanı yudumladığında serinlik boğazımdan içeri akarken mideme oturuşunu hissetti bütün vücudu serinlemişti. İlk defa böyle bir his yaşıyordu. Bardağı kırmızı, camdan masaya koyduğunda kapının sesini duydu. İster istemez gözü ulaştığında çok güzel bir bayanı görmüştü. Gözlerini ondan alamazken kandan daha çok bir şeyleri arzuladığımı hissetti. İçini yakan alevleri kısa bir süreliğine söndüren bayanında ona gözlerini diktiğini fark etmesi biraz zaman almıştı. Gülümseyerek hoşgeldiniz işareti yaptı ve hemen garsonu çağırdı aklında bir plan vardı aslında. Garson geldiğinde "Şuradaki bayanı görüyor musun? Ona bir not ve iceblood götürmeni isteyeceğim" dedi ve bir kağıt alarak notu yazmaya başladı 'Sevgili adını bilmediğim güzel ve çekici bayan. Bu notu neden ve nasıl yazdığımı bilmiyorum. Herhalde beynimin bir zorlamasıdır. Eğer göndereceğim içeceği kabul ederseniz ve masama gelirseniz onur ve şeref duyarım. İmza: Gizli Olmayan Hayranınız.' dedi ve garsona verdi bu sırada bardağından bir yudum daha aldı...

Konu: Geri: İlginç Bir Tanışma.. Paz Haz. 26, 2011 9:43 am

İçeri girdiğimde bakışlarım tek bir noktada kitlenmişti.. Vampirler güzeldi.. Hemde hiçbir varlığın olmayacağı kadar güzel.. Ama onda farklı bir şey vardı.. Ne olduğunu bilmiyordum.. Ama tamamen bambaşka bir şey.. Gözlerimi ondan ayıramazken onun da bana baktığını farkettim.. Herhalde moron gibi suratına bakan biri ilginç gelmiştir diye düşündüm.. Bana başıyla selam verdiğinde ise ilk önce ne yapmam gerektiğini düşünemedim.. Sonra karşılık vermek aklıma geldi.. Başımı hafifçe eğdim ve masalardan birine ilerledim.. Onu gördüğümde kana duyduğum şehvet bir an kaybolmuş gibi olsa da kanın kokusu tekrar burun deliklerime doldu.. Masaya oturduğumda ise halen onu izliyordum.. Uzun boyluydu.. Üzerindeki gri T-Shirt kaslı bedenini olduğu gibi ortaya çıkarıyordu.. Koyu renk gözleri onun tamamen geceye ait olduğunu anlatıyordu.. Saçları kahverengiydi.. Kusursuz bir yüzü vardı.. Elinde gümüş bir kadeh vardı.. Bir yandan da garsona bir şeyler anlatıyordu.. Sonra bir kalemle bir mendilin üzerine bir şeyler çiziktirdi.. Gözleri tekrar benim gözlerimle buluşunca içimden kalbim olsaydı durmuştu diye geçirdim.. Gözlerini dikmiş bana bakıyordu.. Kesinlikle bu moron neden bana bakıyor diye düşünüyordu.. Ama elimde değildi.. Ona öylesine odaklanmıştım ki garsonun bana seslendiğini duymadım.. ''Hanımefendi size karşı masadan bir not var ile iceblood gönderdiler..'' Adamın suratına baktım.. Herhalde bu cümleyi benim yüzümden bir milyon kez tekrarlamıştı.. Elimi uzattım.. Notu alıp baktım..
''Sevgili adını bilmediğim güzel ve çekici bayan. Bu notu neden ve nasıl yazdığımı bilmiyorum. Herhalde beynimin bir zorlamasıdır. Eğer göndereceğim içeceği kabul ederseniz ve masama gelirseniz onur ve şeref duyarım. İmza: Gizli Olmayan Hayranınız.''
Kalbim olsaydı kesinlikle kalp krizinden nalları dikmiştim.. Gözlerime inanamayarak notu tekrar okudum.. Aman tanrım oda beni farketmişti.. Hala beni seyrettiğinden emin olduğum için kafamı kaldırıp bakamadım.. Ne oluyordu bana böye? İçimden kendine gel diye geçirdim.. Sonunda kafamı kaldırdım.. ''Teşekkürler..'' dedim garsona.. İçeride başlayan hafif müziği yeni farketmiştim.. Onun masasına doğru ilerlerken gülümsüyordum.. Onunda gülümsediğini farkedince cesaretim yerine geldi.. Vals yaparcasına masasına oturdum.. ''Merhaba gizli olmayan hayranım.. '' elimi elime uzatırken bu gecenin benim için yeni bir başlangıç olacağını hissediyordum..

Konu: Geri: İlginç Bir Tanışma.. Cuma Tem. 01, 2011 9:43 am

Kadın adımlarını onun masasına doğru atarken kalbi heyecandan küt küt atıyordu demek isterdi fakat kalbi olmadığı için atmıyordu. Fakat yinede heyecanlanmıştı. Nedenini anlayamıyordu hiç bir kadına karşı böyle bir his yaşamamıştı. Bayanın uzun sütun bacakları kendisini bir melek gibi gösteriyor göğe yükselirmişçesine kibar adımlarla ilerleyişi onu dahada çekici yapıyordu. Siyah saçları attığı her adamın rüzgarıyla dalgalanırken dışarıdaki gök gürültüsü ortama daha mistik bir hava katıyordu. Kadın iyice yaklaşırken biranda yerinden kalkıp onu öpmek istedi uzun süreli bir öpücük. Fakat bunu yapamazdı daha yeni tanışacağı bir kadına yapması saygısızlık olurdu. Kadın masaya yaklaştığında gülümsediğini fark etti. Kadın masaya nazikçe otururken gözlerini ondan alamıyordu. Hava dahada coşmuştu gökyüzünden düşen damlalar camları kırarmışçasına çarpıyor hafifte olsa ortamı dahada ürkütücü yapıyordu. Ayağa kalkıp nazikçe kadının elini öptü ona ilham ve enerji veren sıcaklığı Ricardinho'yu dahada coşturuyordu. Yerine oturduktan sonra iceblooddan büyük bir yudum anldı. Serinleten içecek boğazından aşağı kayarken hemen karşısında canlı bir insan olmasını dilerdi aslında bir emir verse önüne düzinelerce insan dizebilirdi fakat normal biri gibi takılmak istiyordu. Bacak bacak üstüne atarken gözlerini kadının gözlerinden ayırmıyordu. Kırmızı renkteki göz bir çok şeyi hatırlatıyordu. Kan, aşk, çiçek ama en önemlisi kan ile aşktı. Işıldayan dişlerini cesurca gülümseyerek gösterdi. Ve uzun süredir sessiz duran ortamı kadının ahenkli ve çınlayan sesi bozdu. Ricardinho kahkaha attıktan sonra bir yudum daha aldı içeceğinden. Gözlerinin içi gülercesine kadına bakıyordu ve en nazik fakat kalın bir ses tonuyla konuşmaya başladı sanki büyülemeye çalışırmışçasına "Merhaba güzel, hoş ve çekici bayan. Kusura bakmayın aslında böyle bir şey yapmazdım ama büyünüze kapıldıktan sonra elimden başka bir şey gelmedi." dedi gülümseyerek ve tekrar içeceğini yudumladı. Ardından "Rica etsem isminizi bağışlar mısınız? Ah bu arada kendimi tanıtayım ben Ricardinho, Ricardinho Volturi." dedi neden volturş demiştiki kuş beyinli bunu saklamalıydı fakat kadının büyüsünün karşısında aklındaki her şey uçup gitmişti...